DEVS Dizi Eleştirisi

Danny Boyle tarafından sinemaya uyarlanan romanı Kumsal’dan (2000) sonra, Beni Asla Bırakma(2010), Gün Işığı(2007), 28 gün sonra(2002)  ve Yargıç Dreed(2012) gibi kalburüstü filmlerin senaryosunu yazan Alex Garland hem güçlü kalemi hem de yönettiği Ex Machina ve Unnihilition’da el attığı konular itibarıyla özellikle bilim kurgu severlerin dikkatini çekmiş bir isim. Ex Machina defalarca beyaz perdeye konu olmuş yapay zeka temasını senaryosundan kurgusuna ve oyunculuklarına gayet yetkin ve belki daha da önemlisi oldukça özgün şekilde işleyen bir film olarak   aklımızda yer etti. Bunun ardından gelen Unnihilition bir roman uyarlamasıydı. Yine son derece parlak bir fikre sahip olan film, başarılı görüntü yönetimi ile de dikkat çekerek pek çok sinemaseverin kalbini kazanmayı başardı. Alex Garland’ın üçüncü yönetmenlik denemesi olan, 8 bölümlük bilimkurgu dizisi Devs için de doğrusu gözümüz yollardaydı.

 Dizi kuantum ile ilgili araştırmalar yapan  bir şirkette çalışan Sergei(Karl Glusman)ve Lily ‘nin(Sonoyo Mizuno) hikayesini anlatıyor. Sergei’nin  araştırmasının sunumu  şirketin sahibi Forrest(Nick Offerman) tarafından beğenilince Devs projesinde çalışmak üzere seçilir. Devs projesinin içeriğini kimse bilmemektedir ve proje sıkı korunan, izole bir ortamda  geliştirilmektedir. Ne var ki Sergei projede çalışmaya başladığı gün eve geri dönmez ve Lily ertesi gün  onun kendini yakarak  intihar ettiğini öğrenir. İlk anda olayı kabullenemeyen Lily yavaş yavaş projenin ve Sergei’nin etrafına örülmüş sır perdelerini eski sevgilisi Jamie’nin(Jin Ha) de yardımıyla aralamaya çalışacaktır.

Devs ilk üç bölümü itibarıyla klasik bir gizem suç öyküsü gibi başlasa da ilerleyen bölümlerde olay örgüsüne Devs’in amacı ve kuantum mekanikleri eklendiğinde öykü iki ayrı koldan akmaya ve daha  ilgi çekici hale gelmeye başlıyor. Sergei’ye olanları anlamaya ve peşindeki katilden kurtulup hayatta kalmaya çalışan Lily suç öyküsünü, kaybettiği bir geçmişin peşinde umutsuzca koşup bu uğurda pek çok şeyi  göze alan Forest ise teorik fizikten beslenen bilimkurgu öyküsünü sürüklüyor. Ara sıra karşılaşsalar da, her ne kadar Lily’nin yaşadıkları proje ile bağlantılı olsa da  yolları aslında sadece son bölümde kesişiyor ve bu  durum dizinin bütünselliği açısından biraz dezavantaj yaratıyor kanımca. Bunun yanında dizinin karakterlerinin olabildiğince soğuk ve tepkisiz hali (belki Jamie hariç)karakterlerle bir bağ kurmaya pek izin vermiyor. Bu durum atmosfere yakışıyor olsa da karakterleri umursamayı güçleştiriyor. Lily’nin tüm başına gelenler ve kaybı haricinde Jamie ile olan ilişkisi bile aşk üçgeni gibi tasarlanmış sanki ama duygusal anlamda pek te iyi çalışmıyor.

Dizinin geçmişi ve geleceği, kaderi ve özgür iradeyi, olasılıklar evrenlerini sorgulaması, konuyla ilgili teorileri ustaca senaryonun içine yerleştirmesi ve etkileyici şekilde görselleştirmesi en büyük artıları. Buna rahatlıkla kurduğu boğucu ve gerilimli atmosferi de ekleyebiliriz. Öyle ki aynı zamanda bir suç öyküsü anlatıyor olduğundan aslında epey ağır seyreden temposu işin aksiyon kısmının baltalasa da gerilimli atmosferi ile merak duygusunu desteklediğinden özellikle konunun meraklısı olan izleyici için dizi asla sıkıcı hale gelmiyor.  Yine de  dizinin kötü adam kontenjanının ve casusluk hikayesi kısmının biraz zayıf ve klişe olduğu, bu kısımlarda dizinin daha fazla savrulduğu ve örneğin Kenton’un upuzun otopark dövüş sahnesi gibi neye hizmet ettiği  çok belli olmayan kısımlar içerdiği de bir gerçek.  

Hepsi bir yana, Devs’in finale sıkışan sorusunun yanıtının  tek bir kişinin tek bir andaki tercihine ve  aslında bir anlamda kaderci bir noktaya bağlanması, tüm süresi boyunca olasılıklar evrenin kabul etmiyor gibi görünürken simülasyon halinden medet umması ve o noktaya varma yöntemini geçiştiriyor oluşu da biraz hayal kırıklığı yaratıyor.

Devs’in müziklerine de bir parantez açmamak olmaz. Daha önce Ex Machina ve  Unnihilation’da da Garland ile berarber çalışan  Ben Salisbury and Geoff Burrow’a ait tema müziği dizinin atmosferini çok iyi desteklerken, Billie Eilish’ten 70’lerin unutulmaz müzikali Hair’e uzanan geniş bir şarkı yelpazesinin özellikle bölüm açılışı ve sonlarında kullanımı gayet  şık olmuş.

 Sonuç olarak, Devs’in  kurduğu atmosfer, kurcaladığı meseleler ve bunlara yaklaşımı özellikle diyolog ve sahneler bazında son derece  ilgi çekici. Dizinin casusluk öyküsü ve finali nedeniyle  tam bir başarı yakaladığını  söylemek zor olsa da Alex Garland’ın  yakından takip edilmesi gereken bir zihin ve yazar-yönetmen olduğunu bir kere daha kanıtlıyor, iyi seyirler.

Popüler

309
Yazılarımızdan haberdar olmak için abonemiz olun.