Masum ; Dizi Eleştirisi

yönetmenlik - 8
oyunculuk - 8.5
görsellik - 8
senaryo - 7.5
kurgu - 7.5
müzik - 8

7.9

User Rating: 2.85 ( 1 votes)

Blu Tv’nin sadece internet üzerinden yayınlığı, sekiz bölümlük mini dizisi Masum, göz kamaştıran oyuncu kadrosu , kırk dakikalık bölüm süresi ve internet dizilerinin öncülü olması ile bile beklentimizi en üst noktaya taşımıştı. Sinemamızın en başarılı yönetmenlerinden biri olan Seren Yüce’nin yönettiği, Berkun Oya’nın ‘Bayrak’ adlı tiyatro oyunundan uyarlayarak kaleme aldığı dizi beklentimizi boşa çıkarmadı. Masum jeneriğinden, tema müziğine, görüntü yönetiminden oyunculuklarına ve senaryosuna kesinlikle daha önce izlediklerimizden farklı, yarattığı beklentinin hakkını veren, kalburüstü bir yapım.

Kendisini terk eden karısına ve onun sevgilisine kafayı takmış olan komiser Yusuf (Ali Atay) amiri tarafından aynı kasabada büyüdüğü arkadaşı Taner’in (Serkan Keskin) ve kardeşi Tarık’ın(Okan Yalabık) karısı Emel’in(Tülin Özen) şüpheli ölümünü araştırmak üzere görevlendirilir. Tarık ve Taner’in babası Cevdet (Haluk Bilginer) 40 yıl cinayet masasında çalışmış, Yusuf’a da amirlik etmiş bir emekli komiserdir. Ailenin evinde kalmaya başlayan Yusuf, Tarık’ın bozuk psikolojisine, anneleri Nermin’in(Nur Sürer) agresif tavırlarına tanık olunca kayıtlara kaza olarak geçen olayla ilgili şüpheleri gitgide artar.

Haluk Bilginer köşeye sıkışmış, çocuklarını korumak adına kendisini hiç tereddütsüz çiğneyip geçmiş, umutsuzca vicdanının sesini susturmaya çalışan tatlı-sert baba rolünde tek kelimeyle kusursuz. Nur Sürer’in ailesini korumak adına kalbi kaskatı olmuş, burnunun ucundaki gerçekleri bile ısrarla inkar eden, sanki konuşulmazsa, üzerinde durulmazsa tüm sorunların ortadan kalkacağını varsayan anne portresi de son derece etkileyici. Aynı şekilde Okan Yalabık rolünün başka bir oyuncu için dezavantaj yaratabilecek psikolojik ağırlığını gayet iyi sırtlıyor ve vücut dilini çok iyi kullanıyor. Serkan Keskin ise özellikle son bölümlerde ağırlık kazanan karakterini bazı sahnelerde yaşıyor neredeyse. Ali Atay, Tülin Özen, Bartu Küçükçağlayan(Selim), onlar kadar tanınan isimler olmamalarına rağmen İrem Altuğ(Rüya) ve Esra Kızıldoğan(Feride) da diziye oyunculuklarıyla büyük katkı sağlıyor.

Polisiye bir öykü üzerinden ilerlese de Masum’un meselesinin aile ve aile içi ilişkiler olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla. Dizi, karı-koca , baba- oğul, ana-oğul arasındaki meseleleri doğal oyunculuk performanları, oturaklı, iyi yazılmış karakterleri ve senaryosunda yakaladığı samimiyet ile masaya yatırıyor. Temeli ilk bölümlerde atılmış olmasına rağmen bir tek Yusuf-Taner’in yıllarca öncesinden gelen dostluğunu irdelemekte biraz yetersiz kalıyor, belki de bu kısım öykünün akışına kurban gidiyor.

Zaten polisiye öyküsü ne yazık ki Masum’un en zayıf tarafı. Olay örgüsünün gizemini sona saklama, bizi şaşırtma uğruna pek çok çıkmaz yola saptığını, bir kısmı hikayeye hizmet etmeyen pek çok gereksiz viraj döndüğünü, ipuçlarını ekerek ilerlemek yerine tümünü son iki bölüme sıkıştırdığını ve son sahnesini kanımca fazlaca önem arz etmeyen bir gizeme ayırdığını söylemek yanlış olmaz. Yine de bir cinayet öyküsü olarak bu sebeplerle çok başarılı bulamadığım dizi, diğer bileşenleri ile yer yer öylesine etkileyici ki son bölümde öğrendiklerimizle neredeyse anlamsızlaşan cinayetin işlenme nedenine değil de bundan önce katil-maktul arasında geçen diyaloglara, o sahneye damgasını vuran oyunculuklara odaklanmamızı sağlamayı başarıyor. Taner ‘O iş öyle olmuyo işte’ dediğinde mesela, nasıl olduğunu düşündürüyor kara kara. Yani Masum bize dramatik yapısı ve karakterleriyle aktarmak istediğini zaten aktardığından bir noktada gizemini yitiren hikaye diziden alınan tadı pek fazla etkilemiyor.

Masum’un bölüm açılışları da çok özenli ve yenilikçi. Bıraktığı yerden başlamıyor bir sonraki bölüm, tamamen alakasız görünse de aksine yeni bölümün anlatacaklarına odaklıyor izleyiciyi. Pek çok Türk dizisinin aksine, Flashback’leri de çoğu zaman etkili kullanıyor. Hatta birbirinin içine geçen Flashbackler kullanıp, farklı zamanları anlatırken bu karmaşık kurguya rağmen ipin ucunu hiç kaçırmıyor ve olaydan kopmamıza izin vermiyor. Sadece bir iki sahneye belki gereğinden fazla vurgu yapıldığını ve bunun da yine polisiye öyküyü aydınlatma tercihinden kaynaklandığı söyleyebiliriz. Dizinin temposunu ağır bulanlar olacaktır belki ama bu telaşsız ilerleyiş kanımca Masum’un yarattığı tekinsiz atmosfere çok yakışıyor. Dizinin müzikleri ve özellikle son derece özgün tema müziğinin yerinde kullanımı da gerilimi iyice tırmandırıyor.

Sonuç olarak Masum, olay örgüsünün zaaflarına rağmen oyunculukları, görüntü yönetimi, müzikleri, senaryo içeriği ve samimiyeti ile gerilimli bir aile draması yaratmayı başarıyor. Karakter odaklı yaklaşımı ve bunun üzerinden yarattığı gerilim ile yine bir cinayet öyküsünü karakterlerinin psikolojisi üzerinden harika oyunculuklar ve senaryosuyla anlatan Night Of’u hatırlatıyor hatta. Bu kadar şaşırtma peşine düşmese, olay örgüsünü daha sade tutsa rahatlıkla bir seviye daha atlayabileceğini düşündüğüm Masum’un yine de farklı tarzıyla Türk dizi tarihinde kendine ayrıksı bir yer edineceğine hiç şüphe yok, kesinlikle kaçırmayın, iyi seyirler..

Popüler

309
Yazılarımızdan haberdar olmak için abonemiz olun.